Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Antik Çağda Kurşaura’dan Garsaura’ya

Hititlerden sonra şehrin adı Kurşaura Antik Çağ’da karşımıza Garsaura (Garsaoura) olarak çıkar. Aslında bu ad Hititçe adın ses değişimine uğramış biçimidir. Ön seste /k/ ötümlüleşmiş /g/ ünsüzüne dönüşmüş, ilk hecede /u/ > /a/ değişimi yaşanmıştır. Asli biçimde /ş/ olduğu kabul edilirse /ş/ > /s/ değişiminin de meydana geldiği söylenebilir. Meydana gelen bu ses değişiklikleriyle Hititlerden sonra çeşitli yönetimlerin ardından Kapadokyalılara geçen şehrin adı Kurşaura’dan Garsaura biçimine dönüşmüştür. Şehrin adının bu biçimi Antik Çağ’ın ünlü coğrafyacısı Strabon’un eseri Geographika’da kaydedilmektedir. Strabon Garsaura’yı da andığı eserinde bu bölgeye gelişini ve çevre hakkındaki bilgileri şöyle anlatır:

(V/4) Galatia’dan sonra güneye doğru Tatta Gölü gelir. Bu göl Morimene yakınında Büyük Kappadokia boyunca uzanır fakat Büyük Phrygia’nın bir parçasıdır. Bundan sonra da büyük bir kısmı Amyntas’a ait olan ve Tauroslara kadar uzanan bölge gelir. Tatta Gölü doğal bir tuzla havuzudur, içine sokulan şeyin etrafında su o kadar çabuk donar ki buradaki insanlar ipten yapılmış halkaları içine soktuktan kısa bir zaman sonra tuzdan çelenkler şeklinde çıkarırlar ve tuzun çökmesinden dolayı kanatları ile suya dokunan kuşlar hemen oraya düşerler ve bu suretle yakalanırlar.

(VI/1) İşte Tatta böyledir. Orkaorki ve Pitnissos’un etrafındaki bölgelerde Lykaonia platosu soğuk, ağaçsız olup az su bulunduğu hâlde yabani merkeplerin otlak yeridir, hatta suyun bulunabildiği yerlerde de hâlen suyun parayla satıldığı Soatra’da (Garsaura yakınında bir kasaba) olduğu gibi kuyular dünyanın en derin kuyularıdır…Lykaonialılarla Kappadokialılar arasındaki sınır, Lykaonialılara ait Koropassos köyü ile Kappadokialılara ait Garsaura kenti arasındadır. Bu iki kale arasındaki uzaklık yüz yirmi stadia kadardır.

Strabon’un Tatta Gölü diye adlandırdığı göl hiç kuşkusuz Tuz Gölü’dür. Garsaura yakınındaki Soatra kasabası hakkındaki bilgiler de dikkat çekicidir. Soğuk ve ağaçsız bu bölgede suyun az bulunması, bulunan suyun da satılması bölgenin durumunu ortaya koymaktadır. Strabon, eserinin bir başka bölümünde de Garsaura’yı Kappadokia’nın sınırına yerleşmiş küçük bir kasaba olarak tanımlamaktadır.