MÖ 2000-1750 yılları arasında Kuzey Mezopotamya'da yaşayan Asurlu tacirler Anadolu'da ticari koloniler kurarak ilk ticaret örgütünü oluşturmuşlardır.
Zengin altın, gümüş ve bakır kaynaklarına sahip olan Anadolu, tunç alaşımı için gerekli olan kalay bakımından fakirdi. Tacirlerin beraberinde getirdikleri kalay, çeşitli kumaşlar ve kokular bu ticaretin ana malzemeleriydi. Hiçbir zaman politik üstünlüğe sahip olmayan tacirler yerli beylerin himayesi altındaydılar.
Asurlu tacirler sayesinde Anadolu’da ilk defa yazı görülmüştür. ‘Kapadokya Tabletleri’ olarak adlandırılan Eski Asurca yazılmış çivi yazılı metinlerden; tacirlerin geliş yolları üzerindeki beylere %10 yol geçiş parası verdikleri, borçlu olan halktan %30 oranında faiz aldıkları, Anadolu krallarına sattıkları mal üzerinden %5 vergi verdikleri anlaşılmaktadır. Yine bu tabletlerde Asurlu tacirlerin Anadolulu kadınlarla evlendikleri ve nikah sözleşmelerinde Anadolulu kadınların haklarını koruyacak maddeler bulunduğu görülmektedir.
Asurlu tacirler yazıdan başka silindir mühürler, madencilik, tapınak ve tanrı fikirlerini de Anadolu'ya getirmişlerdir. Böylece Anadolu'nun yerli sanatı, Mezopotamya sanatının etkisi altında gelişerek kendine has yeni bir sanat anlayışını ortaya koymuştur. Bu sanat dahada gelişerek, Hitit sanatının temelini oluşturmuştur.
Bu ticaretin merkezi ve yazılı belgelerin en fazla bulunduğu yer Kayseri’deki Kültepe, Kaniş-Karum’dur (Karum: Ticaretin yapıldığı pazar yeri). Belgelerde adı geçen ve Karumlardan biriside Puruşhanda olarak bilinen Yeşilova Kasabasındaki Acemhöyük'tür. Acemhöyük'te (Puruşhanda) Prof. Dr. Nimet Özgüç başkanlığında bir heyet tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, buranın Anadolunun MÖ 2. bin başlarında Asurlu tüccarlar tarafından kurulan en önemli karumlardan birisi olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda ortaya çıkarılan iki adet yanmış saraydan elde edilen önemli arkeolojik buluntuların büyük bir bölümü Aksaray, Ankara ve Niğde müzelerindedir. Kazılarda ele geçen mühür baskılarındaki (Bulla) yazılar Aksaray ilindeki yazılı tarih veren ilk belgelerdir. Acemhöyük yerleşmesinde ortaya çıkarılan anıtsal saray yapıları, bu döneme ait korunmuş en önemli yapıtlardandır.